2020 Yılının En İyi Korku Filmleri
2020 senesinde pek çok kötü şey yaşadık. içlerinde bizi ve sinema dünyasını en çok etkileyen ise korana virüsü oldu. uzaylı işgaline uğrasak sinema salonları bu denli etkilenmezdi. gösterime girmesi planlanan çok sayıda film, vizyon tarihini ertelemek zorunda kaldı. yazın vizyona giren tenet filminin istediği gişe başarısını haklı nedenlerle elde edememesi üzerine büyük bütçeli filmler ardı arkasına vizyon tarihlerini 2021 yılına ötelediler. 2021 yılında da ne olacağını bilmezken gelin hep beraber 2020 yılında zar zor izleme imkanı bulduğumuz en iyi korku filmlerine bakalım.
2020 yılı korku türü için de korkunç bir seneydi. çok az sayıda filmi izleme imkanı bulduk. pek çoğu da aslında 2019 yılında çekilmiş ama daha yeni izleme şansına eriştiğimiz filmlerdi. 2020 yılında elindeki kısıtlı imkanlarla korku filmi çekenler de olmadı değil. sonuçta korku türü finansal anlamda diğer sinema türlerine göre daha az para talep eden bir sektör. korku filmleri hem süre hem de bütçe anlamında diğer filmlere nazaran daha avantajlıdır. şimdi gelelim 2020 yılında izleme imkanına eriştiğimiz bu değerli korku filmlerine:
11) the wretched
günümüze uyarlanmış cadı
hikayesi... cadılar, amerikan korku sinemasının vazgeçilmezi olagelmiştir. bu
konuya, tarihte yaşananlar itibarıyla el atmamak zaten tuhaf olurdu. cadılık
değil de cadı suçlamasıyla yüzlerce kadının yakılması, aslında korkunç olan
hadisedir. korku türü, tarihin bu yönüyle ilgilenmez tabi. onun ilgisini çeken,
bu korku ögesinin biz izleyicilerde yaratabileceği şok etkisidir. bu açıdan
bakınca the wretched filminin böyle bir etki bıraktığını söylemek zor. daha çok
atıştırmalık bir film. dediğim gibi 2020 yılında yaşadığımız film yokluğunda
izlenecek bir korku filmi. başından sonuna tahmin etmesi kolay, izlediğinize de
pişman olmayacağınız ortalama bir korku filmi.
10) alone
kadınların bir numaralı ölüm
sebebi nedir diye sorsam ne cevap verirdiniz? kalp krizinden önce ilk sırada
biz erkeklerin yer aldığına eminim. tarih boyunca gerçek anlamda kadınlara
rahat vermedik. haliyle aramızdaki mesele korku türüne de sirayet etti. alone
filmi de bu mesele üzerinden ilerliyor. dört bölümden oluşuyor ve kendini fazla
ciddiye alıyor. kendini bu denli ciddiye almasa aslında çok iyi bir film
olabilecekken bu haliyle sadece "eh işte!" diyebiliyoruz. dört
bölümden müteşekkil bu filmin özellikle ilk bölümünü hararetle tavsiye derim.
filmin gerilim anlamında takdire şayan bir ilk yarım saati bu bölümde mevcuttu.
9) 1br
bizi en çok korkutan şey nedir?
bu soruya pek çok farklı cevap verilebilir. ben kendi adıma "toplum"
derdim. beni bu dünyada en çok "toplum" korkutuyor. sizi baskı
altında tutmaya en yakın aday, her zaman içinde yaşadığınız toplumdur. gerisi
fasa fisodur. bu dünyada ne vampirler ne cadılar ne de hayaletler vardır. var
olan en temel korku, etrafınızda dolanıp duran insanın ta kendisidir. 1br filmi
de gücünü buradan alıyor. bizi huzurlu ve mutlu görünen bir site ahalisiyle
tanıştırıyor. fakat bir korku filminde kimse göründüğü kadar mutlu ve huzurlu
olamaz. bence sadece gerilim filmi olması açısından değil tek başına anlatmaya
çalıştıkları ile de ortalama üstü bir film.
8) relic
unutmak mutluluktur derler. tabi
bu, unutmak istediğiniz şeyle alakalıdır aslında. ya her şeyi unutmaya başlarsan...
işte o zaman korku başlar. relic filmi, listemdeki en tartışmalı filmlerden
biri. film, sinema eleştirmenleri tarafından göklere çıkarılırken seyirci
tarafından çok tutulmadı. sebebi de anlatmak istediklerini fazlasıyla sembolize
etmesinden kaynaklanıyordu. sonuçta bir korku izleyicisi metaforlara boğulmak
istemez. o, haklı olarak çok fazla düşünmeden korkmak ister. bu yüzden, bu
filmi herkese öneremem. sevenin çok seveceği; sevmeyenin de hiç sevmeyeceği
türden bir film.
bu sene "shudder"
isimli streaming servisi, meydanı da boş bulmasından mütevellit takdire şayan
korku filmleri çıkardı. bu yıl onların aracılığıyla izlediğim üç filmi de
listeme aldım. ilk olarak the mortuary collection ile başlayacağım. kendisi bir
korku antolojisi. yani, hem birbiriyle bağlı hem de birbirinden bağımsız kısa
korku filmlerinden oluşuyor. antoloji korku filmlerine oldum olası
bayılmışımdır. her bir kısa hikayeyi beklerken yaşanan heyecan paha
biçilmezdir. bu filmin de her bir hikayesini ayrı ayrı beğendim. özellikle de
ikinci ve üçüncü hikayeler her anlamda mükemmele yakındı. bu senenin beni en çok
şaşırtan korku filmlerinden biri oldu. bu şaşkınlığım olumlu anlamda elbette.
6) the lodge
veronika franz ve severin fiala
ikilisi 2014 yapımı goodnight mommy isimli filmleriyle avrupa soğukluğunda
harika bir gerilim filmine imza atmışlardı. yavaş ilerleyen ama her geçen
saniye artan temposu ve oldukça da sert biten sonuyla biz korku severleri mest
etmişlerdi. bir sonraki filmlerini heyecanla beklemeye koyulmuştuk. 2019 yapımı
olan ama 2020 yılında izleme imkanına kavuştuğumuz the logde filmi ise pek çok
kimseye bekleneni veremedi. ben filmi beğenen taraftayım. özellikle din
mevzusuna yaklaşımını çok beğendim. goodnight mommy filmine göre daha ağır bir
mesele üzerine filmlerini inşa etmişler. bu açıdan, sırf takındıkları tutumdan
ötürü bile övgüyü hak ediyorlar. şunu unutmayın ki din, korku filmlerinin en
temel ögesidir. günümüzdeki pek çok din, korkudan beslenir. korku filmleri de
dinden...
shudder'ın listedeki ikinci
filmi. böylesine tekinsiz bir atmosfere sahip bir korku filmini uzun zamandır
izlememiştim. ellerindeki düşük bütçe ile harika bir iş çıkarmışlar. "jump
scare" sahnelerine başvurmayı tercih etmemesi de gerçekten takdire şayan.
film, amerikan'ın güney eyaleti olan teksas'ta geçiyor. amerikan korku
filmleri, amerika'nın güney eyaletlerini her daim sevmiştir. buralar korkunun
mesken ettiği yerlerdir. bu sefer korku, çiftlik sahibi sıradan bir aileyi
bulacaktır. çiftlik evlerinde keçilerine bakan bu aileye musallat olacak olan karanlık
güç, sıra dışı yöntemleriyle biz korku severleri tatmin etmeyi başaracaktır.
4) the platform
ispanyollar tartışmasız
korku-gerilim sinemasının efendisidir. bu türde onlar gibisine hala denk
gelmedim. bu filmleriyle de tahmin etmedikleri bir başarı elde ettiler.
netflix'te gösterildiği ilk günden itibaren en çok konuşulan ve izlenen
filmlerden biri olmayı başardı. bu başarısının ardından ikinci filminin de
gelmesi bekleniyor. bu arada film ile ilgili pek bir şey yazmaya gerek yok.
zaten hakkında konuşulmayan bir şey neredeyse kalmadı. kendisi hakkında konusu
ve anlatısı itibarıyla merak uyandırıcı, şahane bir gerilim filmi demek yeterli
bence.
3) host
karantina günlerine dair şu ana
dek çekilmiş en iyi filmin bir korku filmi olacağını beklemezdim. aslında
yaşadığımız sıkıntı ve korkuları en iyi anlatabilecek tür, her halükarda korku
türüydü. ama karantina konseptine bu denli iyi adapte olabilmesi gerçekten
şaşırtıcı. film, karantina sebebiyle bir araya gelemeyen altı arkadaşın
internet üzerinden buluşmasıyla başlıyor. bu bir araya geliş sadece hal hatır
sormak için değil aynı zamanda ruh çağırmak için de gerçekleştirilmiştir. evet,
yanlış okumadınız. bu altı kafadar (beş kadın, bir erkek), birbirlerini
webcam'den görmek suretiyle ruh çağırmaya karar verirler. tabi işler
istedikleri gibi gitmez ve dehşet başlar. klişeleri çok iyi kullanan yapısıyla
bu yılın tartışmasız en korkutucu filmiydi. bu arada filmin süresinin, bir
korku filmi için bile kısa olduğunu hatırlatayım. hiç sıkılmayacağınız, gerim
gerim gerileceğiniz bir film.
aslında bir korku filmi olduğunu
söylemek zor. anlatısı itibarıyla the twillight zone bölümlerinden herhangi birini anımsatıyor insana.
genel anlamda da bu yıl izlediğim en iyi filmlerden biriydi. fakat çok marjinal
bir film. bunu yazmamda fayda var. zira bir kısmınızın filmden nefret edeceğine
adım kadar eminim. yaşı otuzdan büyük olan fertlerin bu filmi daha çok
seveceğini düşünüyorum. özellikle de benim gibi the twillight zone hayranı
iseniz bu filme kesinlikle bayılacaksınız. özellikle sonlarına doğru bende
yaşattığı gerilimin tarifi yok. hatta araba sahnesi bence bu yılın en yaratıcı
korku sekansıydı. tek kelimeyle leziz bir film.
politik doğruculuğu akıllıca
kullanırsanız ortaya işte böyle kaliteli filmler çıkar. bugüne kadar politik
doğruculuk uğruna pek çok filmin katledildiğine şahit olduk. terminator
serisinin son filmi ortada, açıp izleyebilirsiniz. bu filmden de benzer
sonuçlar beklerken karnımıza inen sağlam bir yumrukla oturduğumuz yerde
kalakaldık. filmin yönetmeni leigh whannell'i testere serisinin ilk filminden
hatırlıyorsunuzdur. o filmde başına gelenleri unutmak mümkün mü? o rolden
bugüne kendisi sağlam bir senarist ve yönetmen oldu. bundan önce çektiği
upgrade (2018) filmiyle
zaten hepimizi mest etmişti. bu filmiyle de teknoloji ile korkuyu harika bir
şekilde harmanlayabileceğini bizlere göstermiş oldu. bu arada filmin bende ayrı
bir yeri de var. onu da belirtmek isterim. bu film, karantinadan önce
sevdiceğimle sinemada izlediğimiz ilk ve son film oldu. sonrası hepinizin
malumu. filmin o meşhur boya dökme sahnesinde sevdiceğimin koluma sarılışını
ömrüm boyunca unutamam herhalde. leigh whannell'in sonraki filmlerini de
heyecanla beklememize yol açan kesinlikle yılın en iyi korku filmi.
listede
yer vermeyip izlemenizi önerebileceğim birkaç filmi de aşağıya bırakıyorum
the wolf of snow
hollow
his house
come play
the rental
#alive
vfw
not alone in here
gözümün nuru uzun korku hikayem (bkz: h. köyü)
ülke ülke korku filmlerini bulabileceğiniz, az bilinen korku filmleri
world cinema by Bozkan (@justcinelist) • Instagram photos and videos
Etiket: Sinema-TV