Yol
Konfiçyus’tan bir öykü
Bir gün bir ineğin çiftliğine dönmesi
için bakir bir ormanın içinden geçmesi gerekti. Mantıklı düşünme yetisi olmayan
bir hayvan olduğundan kıvrıla kıvrıla ilerleyen, önce yokuş yukarı sonra yokuş
aşağı devam eden, zorlu bir rota izledi.
Ertesi gün yolu aynı yere düşen bir
köpek, ormanın öte yanına geçmek için ineğin gittiği yolu takip etti. Sonra
sıra bir koyun sürüsüne geldi. Sürünün lideri patikanın zaten açılmış olduğunu
görünce oraya daldı ve tüm sürü de onu izledi.
Ardından insanlar da bu patikayı
kullanmaya başladı: Bir sağa bir sola dönerek, ağaç dalları ve çalılardan
kaçınmak için eğilip bükülerek ve bir yandan da -haklı olarak- söylenip
küfürler ederek bu patikadan gidip geldiler.
Ama hiç kimse daha iyi bir alternatif
yaratmak için bir şey yapmadı. Böylesine yoğun kullanılması sonucunda patika
zamanla küçük bir yola dönüştü. İsteseler öte tarafa sadece yarım saatte
geçebileceklerinden habersiz, insanlar ve ağır yük taşıyan zavallı hayvanlar,
bir ineğin açtığı bu yolu takip ederek ormanın öte yanına üç saatte geçmeye
mecbur kaldılar.
Yıllar geçti ve küçük yol bir kasabanın
ana yolu, daha sonrasında da bir şehrin en önemli caddesi oldu. Ve herkes
trafikten şikayet etti durdu, çünkü cadde olabilecek en kötü rotaya sahipti.
Bütün bunlar olurken yaşlı ve bilge orman, insanların var olan bir yolu, bunun
en doğru seçim olup olmadığını bir kez bile kendilerine sormadan, nasıl da körü
körüne takip ettiklerini seyrederek gülüyordu.
Sonuç olarak, hayat, birçok açıdan sana
seçim hakkını sunar.
Senin seçimin, senin tercihin ve sonunda
da kaderin olur.
Etiket: Hikayeler