Kitap / Yeşil Vadi’nin Korkusuz Çocukları

merhancag | 06:00 |

Her direniş öyle ya da böyle bir zaferle sonuçlanır. Okuyacağınız, çocukların zaferinin hikâyesidir.


Dünyanın en güzel sabahı nasıl bir sabahtır? İçinizi ısıtan bir güneş yeterli midir bunun için? Sevdiklerinizle yaptığınız güzel bir kahvaltı ya da dünyanın en eşsiz manzarasına uyanmak yeterli midir?

Kolay değil elbette ama Demet İkinci’nin “Yeşil Vadi’nin Korkusuz Çocukları” kitabında resmettiği sabahın en güzellerinden biri olduğuna eminim. Yıkılıp yerine AVM yapılmak istenen top sahalarına ve küçük ama hayat dolu bir kestaneliğe sahip çıkma kararlığıyla “dünyanın bütün umudunu gözlerine sığdıran” çocuklar, dünyanın en güzel sabahını da yaratıyorlardı fark etmeden. 

Çocuklar neşelerini bulaştırırlar ya etraflarına, işte umutlarını da öyle bulaştırıyorlar. Gerçek karşısında sadece susan yetişkinler, çocuklarının bulaştırdıkları umutla başlıyorlar “direnmenin” adımlarını atmaya. Yeşil Vadi’nin insanlarının yaşam alanlarına, ormanlarına sahip çıkmaya başladıkları zaman fark ettikleri özel bir soruyu gündeme taşıyor kitap:

“Kentimiz değişirken bizim söz söyleme hakkımız yok mu?”

Bu soru, doğaya sahip olduğunu ve dilediğini yapabileceğini sanan insanın bu duygudan sıyrılmasının ilk adımı belki de. Bin yıllardır şehirler kuruyor ve genişletiyoruz. Artık ihtiyaçları karşılayan bir formdan ziyade kâr hırsıyla yol alıyor kentleşme. AVM’lere ihtiyacımız olduğunu fısıldıyorlar önce, nedenini falan söylemeden. Sorgulayan olmaz ne de olsa. Sonra her şey kılıfına uydurularak kesilip yıkılıyor ormanlar, kazılıyor sahalar. Kaz Dağları’nda, İkizdere’de, Yırca’da ve memleketin dört bir köşesinde aynı yöntem izleniyor.

Bunlar her birimizin izlediği ve bildiği şeyler ama kimimizin yakından bildiği, kimimizin şimdilik dışarıdan izlemekle yetindiği, kimimizin henüz fırsatını yaratamadığı bir olguya daha dikkat çekiyor kitap: Birlikte hareket etmenin gücü ve etkisi. 

Çocukların top sahalarını çalamasınlar diye bir gecede diktikleri kulübemsi yapı orada yaşayanların olduğunu ve söyleyecek sözlerinin olduğunu hatırlatır, önce tüm mahalleliye ardından tüm ülkeye. Farklı mahallelerden, bölgelerden, hatta şehir dışından “direnişe” destek olmaya gelir insanlar. Doğa için, yaşam alanları için direnmek “birlikte” yapılabilecek bir iştir; henüz kestane ağaçlarına tırmanacak kadar büyümemiş bebeler de kestanelerin fidan halini bilen nineler de oradadırlar. O toprak parçasının, o ağaçların doğaya ait olduğunu dillendirirken ortak aş olur direniş kazanında pişen çorbalar. Bu saatten sonra karşısına çıkana aman vermez insan, koca iş makinelerinin karşısına dikiliverir kadınlar, siper eder bedenlerini ağaçlara erkekler, avazı çıktığı kadar bağırır gözyaşını tutamayan çocuklar. Direniş öğretir, yol gösterir, kenetler bir olanları.

Her direniş öyle ya da böyle bir zaferle sonuçlanır. Okuyacağınız, çocukların zaferinin hikâyesidir.

Rüzgârın ardı yağış, dövüşün ardı sevinçtir.

NİŞAN MESUT OYARDI

Künye: Yeşil Vadi’nin Korkusuz Çocukları, Demet İkinci, Kırmızı Kedi Çocuk, 2021, 168 sayfa.


Etiket:

Hakıkımızda:
Gugukluhayat tam 14 yıldır Sizlerle beraber. Paylaşıyoruz, öğreniyoruz,yardım ediyoruz, eğleniyor,bilgi sahibi olurken mutlu oluyoruz