İş hayatında başarı için psikopat mı olmak lazım?
Psikopatik öğelerin hepimizin doğasında var olduğunu ve içinde yaşadığımız dönemin ve eğilimlerin bizi psikopatlaştırdığını savunanlardan mısınız?
Dünya Sağlık Örğütü’ne göre psikopatlar, kendine aşırı güvenen, egosantrik, empati yoksunu, çabuk sinirlenen, ustalıkla yalan söyleyebilen, dürtüsel tepkileri olan ve soğuk kalpli insanlarmış! Bu özelliklere bakınca ilk tepkim yaşasın ben psikopatım demek oldu.
Eğer içimizde sevgi, şefkat, alçakgönüllülük, inanç ve dürüst olma özelliklerini bir arada taşıyorsak hepimiz mükemmel bir insanız. Şimdi hepinizin bu özellikler ben de de var dediğini duyar gibiyim.
İnsanı diğer tüm canlılardan ayıran en önemli özellik seçme özgürlüğü, diğer bir değişle hür irade ile karar verme ve kararlarının sorumluluğunu alma kabiliyeti. Sanırım bir psikopatla iyi bir insanı ayıran en temel özellikte burada seçme özgürlüğünü nasıl kullandığında yatıyor.
İş hayatında her gün karar vermek ve seçim yapmak durumunda kalıyoruz. Bu verdiğimiz kararları ve yaptığımız seçimleri, farkındalık, zihinsel sağlamlık ile alıyor ve yaptığımız iş sonucunda başarımızı alçakgönüllülük, sevgi ve şefkat ile karşılıyorsak, sahip olduğumuz psikopatik özellikleri iyi insan ve iyi bir lider olarak kullanıyoruz demektir. Eğer bu kararları vicdandan yoksun bir şekilde, insanları kullanarak ve dürtüsel bir şekilde alıyorsak içimizdeki psikopatın bizi ele geçirmesine izin veriyoruz demektir.
İş hayatında iyi bir lider ile psikopat bir lideri ayıran sınır, liderin karar alırken hangi ruh hali ile o kararı aldığıdır.
Eğer aldığı kararı bütünün yararına olacak şekilde sağ duyu ile alıyorsa ve sonuçları istediği gibi gitmediğinde sorumluluğu üstleniyorsa o lider sahip olduğu psikopatik özellikleri iyi bir lider olmak için kullanıyor demektir.
Her iyi lider psikopatik özellikler taşır
Psikopatik özellikler taşımak bir insanı psikopat yapmaz ama bu özellikleri taşımak bir insanın hayatta kalmasını sağlar ve onun başarılı olması için gerekli adımları atmasına yardım eder.
İş dünyası bizi gitgide daha hızlı olmaya ve daha hızlı karar almaya zorluyor. Bu kararları çoğu zaman zamanın koşullarına uyarak ve düşünmeden alıyoruz. Aldığımız kararların etkilerini ve yansımalarını hemen ölçemiyoruz.
İçinde yaşadığımız iş dünyasında neredeyse gerilimsiz bir günümüz bile yok ve olmayacak. Bu durum çoğunlukla bizim iki uçta diğer bir değişle daha saldırgan ya da daha pasif olmamıza neden oluyor. Her iki durumda da içimizdeki öfke birikiyor ve psikopatik eğilimlerimiz artıyor. Sağduyuyu, alçak gönüllülüğü ve dürüstlüğü kaybediyor ve yerine dürtüselliği, soğuk kalpliliği ve insanları kullanmayı koyuyoruz. Seçme şansı elimizde, gerilim ve stres olmadan yaşayamayacağımız gibi, bu gerilimi olumlu bir şekilde de kullanabiliriz.
İnsanın gerçekte ihtiyaç duyduğu şey gerilimsiz bir durum değil, daha çok uğruna çaba göstermeye değer bir hedef, özgürce seçilen bir amaç için uğraşmak ve mücadele etmektir. İhtiyaç duyduğu şey ne pahasına olursa olsun gerilimi boşaltmak değil, onun tarafından yerine getirilmeyi bekleyen potansiyel bir anlam çağrısıdır.
Yaptığımız işte anlam bulduğumuz sürece bizi psikopat yapan özellikleri kontrol altına alır ve bu özellikleri daha başarı olmak için ve daha iyi bir insan olmak için kullanabiliriz.
Bunu düşünmeye ne dersiniz?
Etiket: Ekonomi-İş Hayatı